10 Nisan 2007 Salı

Başkalarının Hayatı

Adı : Das Leben Der Anderen
Yapım Yılı : 2006
Ülke : Almanya
Yönetmen : Florian Henckel von Donnersmarck
Senarist : Florian Henckel von Donnersmarck
Oyuncular : Martina Gedeck, Ulrich Mühe, Sebastian Koch
Süre : 137 dk

Herhalde isminin bu kadar iyi ifade ettiği film çok azdır. "Başkalarının Hayatı"... Gerçekten de filmde başkalarının hayatının bizim, bizim hayatımızın da başkalarının hayatları üzerindeki etkileri konusu yer alıyor...

Doğu Almanya 'da ideallerine sıkı sıkıya bağlı bir yaşam süren, STASI teşkilatı üyesi Wiesler 'i tanırız önce. Katı, kurallara ve sosyalizme sıkı sıkıya bağlı, kendini işine adamış yalnız bir adam... Kötü adam yaparız onu en başta. Sonra kendine olan dürüstlüğünden ötürü hem hayranlık duyar hem de biraz acırız. Ardından daha çok tiyatro oyunları yazan bir yazar olan Georg Drymen 'ı tanımaya başlarız. Onu , onunla birlikte yaşayan sevgilisi -aynı zamanda oyuncu olan- Christa 'yı ve aşk hayatlarını... Bizimle beraber Wiesler de tanımaya başlar onları çünkü kendisine bu yazarın izlenmesi görevi verilmiştir. Amacı yazarın devlete karşı olan bir hareketini yakalamaktır. Bunu isteyen de Christa 'yı beğenen ve forsunu kullanarak Christa 'yla bir ilişki yaşamaya çalışan Bakan Hempf 'tir.

Bakan, Christa 'nın zaaflarından (yasak ilaç kullanımı gibi) yararlanarak, kendisine muhtaç olduğuna inandırır ve kadını zor duruma sokar. Christa ilaçlarını alabilmek ve oyunculuk kariyerine devam edebilmek için bakanla gizli gizli buluşarak sevgilisine yalan söylemek zorunda kalır. Bu tür bir ilişki yüzünden kadınının mutsuz olduğunu gören Wiesler, bakanın bu hareketine sinirlenir ancak hiyerarşiden ötürü birşey yapamaz. Bu buluşmaları da gözlem raporundan çıkarmak durumunda kalır.

Wiesler bir gün Christa 'yı bakanın arabasından inerken sevgilisinin görmesini sağlar ve sadakatsizliğinin bedelini ödemesini bekler. Ancak iki sevgilinin aşkları o kadar kuvvetlidir ki, bu durum bile onları ayırmaz, aksine daha da sıkı kenetler ve kadın bakanı bir daha görmeye gitmez. Bir tarafta güçlü bir aşk ve aslında Wiesler gibi kendi idealleri için savaşan , sanata ve insani duygulara değer veren insanlar, bir tarafta da rejimi korumak isteyen ve bunun uğruna her türlü gücü kullanan insanlar. Bu olaydan çok etkilenen ve bir taraftan da kendisine bu görevi veren insanların ikiyüzlülüğünü gören Wiesler' in de hayatı değişmeye başlar. Sonrasında da kendisi yazar ile sevgilisinin hayatlarını değiştirecek bazı olaylarda rol alır...

Gözetlemek gibi cezbedici bir olgunun filmde yer alması da bana göre film içinde film gibi olmuş ve ayrı bir renk katmış...

Filmin atmosferi o kadar güzel oluşturulmuş ki, dönemin kasvetini, seçeneklerin azlığını, diken üstünde olmayı, insanların çaresizliğini çok iyi hissettirmiş ve filmi kusursuz denecek bir şekilde tamamlamış.

Senaryo o kadar iyi ki, normale göre ağır bir tempoda gitmesine rağmen filmin içine giriyor ve kendinizi kaptırabiliyorsunuz. Senaryoda karakterler çok detaylı ve başarılı bir şekilde işlenmiş. Bunun yanında Ulrich Müche 'nin oyunculuğuna da hayran kalıyorsunuz. Bazı sahneler var ki, karakter hiçbirşey söylemiyor , sırf bakışlarından hikayenin gidişatının değiştiğini anlıyorsunuz... (örneğin Wiesler 'in Christa 'yı sorguladığı sahnede , aldığı cevap sonrası bakışları)...

Film bana kalırsa dönemin siyasi tavrını çok fazla kurcalamamakla birlikte olduğu gibi de yansıtmış. Çok birşey söylememiş. O iyidir, bu kötüdür dememiş. Sebepler göstermemiş. Aslında her tarafın da iyi ve kötü yanları olduğunu hissettirdi bana... Siyasi rejim ne olursa olsun, idealler insan hırsına yenik düşebiliyor, bunu çok iyi gördüm filmde... İdealleri olan bir insan da bu tür güç kavgaları yanında eriyip yokolup gidiyor. Ancak ne olursa olsun iyi ya da kötü başkasının hayatı üzerinde ne kadar da büyük bir gücü olduğunu görüyoruz insanın. Bu milyonlar olmasa bile...1 kişi olsa bile... Denizyıldızı hikayesinde olduğu gibi... Onun için birşeyler farkediyor...

Hiç yorum yok: